bugün
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- kızların tipe bakmadığı gerçeği8
- bir kadın nasıl tavlanır12
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek11
- lise aşkınızın evlenmesi8
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi17
- anın görüntüsü12
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- insana kendini kötü hissettiren şeyler9
- iğrenç bir his tarif et48
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir15
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek18
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- insanlar melek mi şeytan mı8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz43
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- icardi190520
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması8
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar10
entry'ler (40)
inci sözlüğün sevilmeyen görünüp de aslında bir dolu malzeme veren sözde ergeni. her seferinde altında 3 sayfa küfür yiyeceğini bile bile başlık açıyor, (tabi kendi dilinde) ve eminim sonra arkasına yaslanıp olanları izliyor.
benimkinin bi adı var mıdır bilmiyorum ama, bir gün gözlerimi açıp kendimi tabutta bulmaktan acaip tırsıyorum, aklıma gelince moralim filan bozuluyor böyle... klostrofobim yok, ama bu nerden aklıma geldi bilmiyorum ama, olur da öldüm sanıp beni mezara koyarlar, ben de tabutta uyanır orada bağıra çağıra, korkudan, havasızlıktan hık!hık! diye giderim diye ödüm patlıyo... o yüzden beni yakın lütfen ..!
korku filmi kuşağı ilan edilmiş bir gece sonrası, saat sabah 5 sularında hava almak için balkona çıktığınızda dışardan, gözükmeyen bir noktadan gelen salıncak demiri sesi... inanın başka hiç bir güç sizi bu kadar hızlı yatağınıza yönlendiremez.
limon sıkmaktaki marifetleriyle göz kamaştıran, paket olarak alındığında evde tadı berbat olan, ama onların elinden olunca acaip lezzetli midyeler yapan bu abilerimizi kandırmak bizim de hoşumuza gitmiyor ama napalım yahu, öğrenci milleti * . biz de istemezdik yediğimiz 3 midyeden bi tanesinin kabuklarını cebimize atmak ama, eğer okuyorsan midyeci abi, valla zorunluluktan yapıyoruz, yoksa seviyoruz seni...
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)
bass gitara başlamama sebep olmuş aşmış sanatçı, gerek şarkılardaki performansı gerekse canlı performanslardaki bass soloları ile yüreklerde taht kurmuştur. (bkz: biz bu saçları değirmende ağartmadık)
hani moraliniz bozuktur da, canınız hiç birşey yapmak istemez de, arkadan bir ses duyarsınız ve bir anda herşey ertelenir ya... kimisi için bu annesinin sesidir, kimisi için sevgilinin. eğer ikisine de uzaksanız işte o zaman bu ses mikael'in riffleridir, face of melinda'dır, hope leaves'dir, odur, budur. kısacası opeth'dir. opeth aşktır, hayatın anlamıdır, kısaca hayatın fon müziğidir.
sevgiliniz yanınızdaysa, bunu izmir/kordon'da yapıyorsanız, hele bir de yıldızlı bir yaz akşamıysa, tadından yenmeyecek eylemdir.
odada 2 aydır buzdolabının üstünde duran, ve kimsenin yemeye cesaret edemediği portakalı arada yan gözle kesmeme sebep olmuş yapım.
family guy daha amerikanvaridir, amerika tarihine, siyasetine oldukça uzaksanız yarısını mikro dalga fırın izler gibi izlersiniz.
simpsonsda da bu vardır belki ama dozundadır. yani belki amerikanlar için family guy daha komik olabilir ama simpsons'un bizi daha çok güldüreceği kanaatindeyim.
simpsonsda da bu vardır belki ama dozundadır. yani belki amerikanlar için family guy daha komik olabilir ama simpsons'un bizi daha çok güldüreceği kanaatindeyim.
bunun bir de death metal versionu vardır ki izlenmeye ve dinlenmeye değerdir *
http://www.youtube.com/watch?v=JLkOYHYQ2tc
http://www.youtube.com/watch?v=JLkOYHYQ2tc
kelime:kuzu tandır
kerplechka:abi bu bi hayvan bööle kıvır kıvır filan...
arkadaş:ne olm o, at, eşek, koyun...kuzu!
k:heh tamam kuzu, şimdi..eöö..gök gürültüsünün ingilizcesi?
a:thunder ?
k:tamam birleştir!
a:kuzu thunder ! haa kuzu tandır ! ehueheö
(sayılmaz ulan ohaaa yuuuh sesleri) *
kerplechka:abi bu bi hayvan bööle kıvır kıvır filan...
arkadaş:ne olm o, at, eşek, koyun...kuzu!
k:heh tamam kuzu, şimdi..eöö..gök gürültüsünün ingilizcesi?
a:thunder ?
k:tamam birleştir!
a:kuzu thunder ! haa kuzu tandır ! ehueheö
(sayılmaz ulan ohaaa yuuuh sesleri) *
bir adet sıra 2 adet öğrenci bulunur. ortaya bırakılır 1 ytl. sonra yaslanın arkanıza, maçın keyfini çıkartın.
(bkz: bozuk para ile maç yapmak)
(bkz: bozuk para ile maç yapmak)
zorla yere yatırılır, koltuğun tam dibine ama. "kapa ulan gözlerini!" denir kapamaz, hafif bi şaplak atılır. "kapa ulan!" kapatır bu sefer, hafif açar bi tane daha vurursunuz."kapat gözlerini ulan." bu sefer tırsar kapatır. bi 15 dk takılın oralarda, sonra geçin içeri sessizce yemek filan yiin geldiğinizde kurbanı uyumuş bulursunuz.ehi ehi ehi *
portakalı arkadaş edinmek; geçen 6 aydan sonra onun da bir canlı olduğuna karar verdik, öyle ki muhabbetlere filan katılmaya başladı kendisi. ha ama hala isim bulamadık o ayrı *
bu sadece yedek konusu değildir. bir de (bazı) kızlarda ego problemi vardır. sevmese de sevilmekten hoşlanırlar. birinin onları sevdiği düşüncesi bile ego patlatması yaşatır ve hayatlarına daha mutlu devam edebilirler. evet, acımasızdır, evet, egoizmdir. ama maalesef önüne geçemiyoruz efendim
severek mi gittim dört sene, hayır. peki pişman mıydım bundan 5,5 sene önceki seçimimden, kesinlikle. ama şimdi sorsanız başka bir okulda okumak ister miydin diye, çok düşündürdüm cevabı. belli bir bölgenin okulu olmasından mıdır bilinmez, herkes çok içli dışlıydı bu okulda, öyle dönem kavgalarına filan pek rastlanmaz(75. yılı saymıyorum pek tabii ). hocaları bildiğimiz lise hocası, müdürü bildiğimiz pezevenk idi(evet pek sevmezdim müdürü * ). ama gerek çevresi olsun-ki aynı zamanda yaşadığım yer oldu hayatımın ilk 18 senesinde, gerekse eğitimi olsun bence 10 üzerinden 7 dir bu okul.
hakkında elbette herkes farklı düşünecektir, ama ben dışardan gelmiş birisi olarak bu şehri objektif değerlendirebileceğimi düşünüyorum;
şirinyerden girdiğiniz andan sonra geride kalan izmirle bir farkı olduğunu hemen anlıyorsunuz, evler küçülüyor, ortam git gide yerelleşiyor.ama tabii ki izmir güzelliğinden birşey kaybetmiyor.
dokuzçeşmelere geldiğinizde öğrenci akını karşılıyor sizi, bunu da tabii ki bulunduğu yerde 3 kampüsü olan dokuz eylül üniversitesine borçlu.
sonra üçkuyulara saparsınız, bu sefer bölgedeki değişme git gide varoşluğa kayar. ordan aşağıya devam ettiğinizde (buca-gediz yolu) artık ortam tamamen varoştur. yanlış anlaşılmasın bunu kötü birşey olarak söylemiyorum, sadece gözlemlerim bunlar.
gediz'de başıma gelen bir-kaç olayla bitirmek istiyorum;
-hafif uzun saçlı bi insan olmamdan mütevellit, ve mevsimin kış olmasından dolayı uzun palto ile gezerken önümde bir arabanın durması, içindeki 4 insanımsının camı açıp, "kız mısın erkek mi amhuahoyum" şeklinde bir soru yöneltmeleri ve kahkahalarla aynen gaza basıp gitmeleri...
-yine yakın bir yerde 3 arkadaş gezerken yine biz 2 uzun saçlı arkadaşın maruz kaldığı 16-17 yaşındaki çocuklar tarafından taşlanmamız ( evet bildiğin koca koca taş fırlattılar sağolsunlar )
evet ben sevmiyorum, ve evet ilk fırsatta kaçıcam bu ilçeden. ha ama derseniz sevdiğiniz yönleri var mı bu bahsettiğim yer hariç insanları yine aynı izmir insanı, yine aynı sevecenlik, yardımseverlik vb. ama yok ben almayayım.
şirinyerden girdiğiniz andan sonra geride kalan izmirle bir farkı olduğunu hemen anlıyorsunuz, evler küçülüyor, ortam git gide yerelleşiyor.ama tabii ki izmir güzelliğinden birşey kaybetmiyor.
dokuzçeşmelere geldiğinizde öğrenci akını karşılıyor sizi, bunu da tabii ki bulunduğu yerde 3 kampüsü olan dokuz eylül üniversitesine borçlu.
sonra üçkuyulara saparsınız, bu sefer bölgedeki değişme git gide varoşluğa kayar. ordan aşağıya devam ettiğinizde (buca-gediz yolu) artık ortam tamamen varoştur. yanlış anlaşılmasın bunu kötü birşey olarak söylemiyorum, sadece gözlemlerim bunlar.
gediz'de başıma gelen bir-kaç olayla bitirmek istiyorum;
-hafif uzun saçlı bi insan olmamdan mütevellit, ve mevsimin kış olmasından dolayı uzun palto ile gezerken önümde bir arabanın durması, içindeki 4 insanımsının camı açıp, "kız mısın erkek mi amhuahoyum" şeklinde bir soru yöneltmeleri ve kahkahalarla aynen gaza basıp gitmeleri...
-yine yakın bir yerde 3 arkadaş gezerken yine biz 2 uzun saçlı arkadaşın maruz kaldığı 16-17 yaşındaki çocuklar tarafından taşlanmamız ( evet bildiğin koca koca taş fırlattılar sağolsunlar )
evet ben sevmiyorum, ve evet ilk fırsatta kaçıcam bu ilçeden. ha ama derseniz sevdiğiniz yönleri var mı bu bahsettiğim yer hariç insanları yine aynı izmir insanı, yine aynı sevecenlik, yardımseverlik vb. ama yok ben almayayım.